Vücut Tipleri (Somatotipler) ve Vücut Şekilleri

İnsan vücudu, genetik miras ve yaşam biçiminin etkisiyle farklı şekil ve yapılarda karşımıza çıkar. Kimi insan ince ve uzun bir yapıya sahipken, kimisi daha kaslı veya yuvarlak hatlı olabilir. Bilim insanları bu çeşitliliği anlamak için somatotip adı verilen üç temel vücut tipi tanımlamıştır: ektomorfmezomorf ve endomorf. Bunlara ek olarak, vücut yağının dağılımına göre halk arasında elma tipi veya armut tipi gibi vücut şekillerinden de bahsedilir. Peki bu vücut tipleri ve şekilleri sağlığımızı, beslenmemizi ve vücudumuzun ölçümlerini nasıl etkiler?

1. Vücut Tipleri ve Kategorileri

Somatotipler

Somatotip kavramı, 1940’larda William H. Sheldon tarafından ortaya atılan ve insanları üç ana beden kompozisyonuna ayıran bir sınıflandırmadır . Modern bilim, herkesin tam olarak bu kategorilerden birine %100 uymadığını, çoğumuzun bu tiplerin bir kombinasyonunda yer aldığını kabul etse de , somatotipler genel özellikleri anlamak için halen kullanılmaktadır. Bu üç vücut tipini kısaca tanımlayalım:

        •        Ektomorf: Doğal olarak ince, uzun veya narin yapılı birey. Omuzlar ve kalçalar görece dardır, kas kütlesi azdır. Metabolizmaları hızdır ve kilo almaları, özellikle yağ veya kas kütlesi kazanımları zordur . Ektomorf kişiler genellikle “yiyip de kilo alamayan” tip olarak bilinirler; vücutları kalorileri çabuk yakar.

        •        Mezomorf: Atletik ve kaslı yapılı birey. Omuzları kalçalarından daha geniş, kemik yapıları orta kalınlıkta olur. Metabolizmaları verimli çalışır; kolaylıkla kas yapabilir ve uygun yaşam tarzıyla vücut yağlarını da makul düzeyde tutabilirler . Mezomorflar genel olarak spor yapmaya yatkın, güce ve kas gelişimine elverişli vücut hatlarına sahiptir.

        •        Endomorf: Daha yuvarlak veya dolgun beden yapılı birey. Vücutları yağı daha kolay depolar, kilo almaya meyillidirler ve verdikleri kiloyu yavaş verirler. Metabolizmaları görece yavaştır . Endomorf tipteki kişiler genelde güçlü ve iri yapılı olabilir ancak vücut yağ oranları yüksek olmaya yatkındır. Kadınlarda kıvrımlı (yuvarlak hatlı), erkeklerde iri veya “göbekli” görünüm şeklinde tarif edilebilirler.

Verilen görsel, somatotip kavramının üç ana vücut tipini örneklemektedir: solda ektomorf (ince yapılı), ortada mezomorf (kaslı ve dengeli yapılı) ve sağda endomorf (daha geniş ve yuvarlak hatlı). Her ne kadar herkes bu kalıplardan birine tam uymasa da, vücut tipimizi anlamak sağlıklı hedefler belirlememize yardımcı olabilir. Görsel kaynağı : tıklayınız.

Şekil Bazlı Vücut Tipleri

Somatotipler daha çok vücudun genel yapısını tanımlarken, vücut şekli sınıflandırmaları vücut yağının hangi bölgede toplandığına odaklanır. Özellikle moda ve popüler sağlık söylemlerinde duyduğumuz “elma tipi” ve “armut tipi” terimleri bunun örnekleridir.

        • Armut tipi vücut şeklinde yağ dağılımı çoğunlukla kalça ve basen bölgesindedir. Bu kişilerde omuzlar görece dar, kalçalar ise geniştir . Vücut, yukarıdan aşağıya doğru genişleyen bir siluet çizerek armudu andırır. Kadınlarda sık rastlanan bu tip, ince bir bel ve daha dolgun kalça-bacak bölgesiyle karakterizedir.

        • Elma tipi vücut şeklinde ise kilo daha çok karın ve gövde çevresinde toplanır. Bu tipte gövde bölgesi yuvarlak ve dolgun görünürken bacaklar nispeten incedir . Yani vücut, üst kısımda genişleyip alt kısımda daralarak bir elma şekline benzer. Özellikle erkeklerde ve menopoz sonrası kadınlarda elma tipi yağlanma sık görülür.

        • Kum saati, dikdörtgen, ters üçgen gibi diğer şekil benzetmeleri de literatürde yer alır. Örneğin kum saati, omuz ve kalçaları geniş, beli belirgin ince olan vücutları tanımlar; dikdörtgen ise bel oyuntusu az, omuz ve kalça ölçüleri birbirine yakın vücutları ifade eder . Bu benzetmeler daha çok moda endüstrisinde kullanılsa da, aslında bel-kalça oranı gibi ölçümlerle tanımlanan vücut yağ dağılım tiplerini yansıtırlar.

Özetle, somatotipler vücut yapısının genel iskelet ve kas-yağ kompozisyonunu anlatırken, elma-armut gibi şekil tanımlamaları yağın vücutta nerede biriktiğini vurgular.

2. Vücut Tiplerinin Sağlık ile İlişkisi

Vücut tipimiz, bazı sağlık risklerine yatkınlığımızı etkileyebilir. Özellikle vücut yağ dağılımı (elma mı armut mu olduğumuz) ve toplam yağ-kas oranımız (endomorfik mi ektomorfik mi olduğumuz) metabolik sağlığımızla ilişkilidir. Bu konuda yapılan araştırmalar, bazı önemli bulgular ortaya koymuştur.

  • Obezite ve Kronik Hastalık Riski: Elma tipinde yani karın bölgesinde aşırı yağ birikimi (android obezite), armut tipi alt beden yağlanmasına (gynoid obezite) kıyasla daha yüksek metabolik riskler taşır. Karın bölgesindeki visceral (iç organ çevresi) yağ dokusu hormonal ve inflamatuar açıdan aktiftir; inflamasyon ve insülin direncini tetikleyebilir . Bu nedenle “elma şeklinde” vücut yapısına sahip kişilerde tip 2 diyabet, kalp-damar hastalıkları ve hatta bazı kanser türlerinin görülme olasılığı daha yüksektir . Nitekim 2021 yılında yapılan bir çalışma, kilosu normal olsa bile vücut ağırlığını büyük oranda bel çevresinde taşıyan (elma tip) bireylerin, yağını basen ve kalçada toplayan (armut tip) bireylere göre kalp hastalığı, diyabet ve erken ölüm riskinin belirgin şekilde daha yüksek olduğunu göstermiştir. Bu durum, elma tipi vücut şeklinin sağlık açısından ciddiye alınması gereken bir uyarı işareti olabileceğini düşündürmektedir.

    Armut tipi vücut şeklinde ise yağ daha çok kalçalarda toplandığından, bu kişiler metabolik açıdan biraz daha avantajlı olabilirler. Alt beden yağı, karın yağına göre hormonal olarak daha inert (durağan) sayılır. Ancak bu “daha az risk” ifadesi, armut tipi obezitenin hiçbir risk taşımadığı anlamına gelmez; sadece kalp ve diyabet riski bakımından elma tipine göre daha düşük bir risk profiline işaret eder . Unutulmamalıdır ki, genel obezite (vücut kitle indeksinin çok yüksek olması) hangi tipte olursa olsun çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir.

  • Somatotip açısından bakarsak, özellikle endomorf özellikleri baskın olan (yani vücudunda yağ oranı yüksek ve aynı zamanda kaslı, iri yapılı) bireylerin bazı kronik hastalıklara yatkınlığı olabileceği bildirilmiştir. Örneğin bir araştırmada, endomorf ve mezomorf komponentleri yüksek (ektomorfisi düşük) kişilerde yüksek tansiyon (hipertansiyon) ve karaciğer yağlanması gibi sorunların daha sık görüldüğü rapor edilmiştir . Bu çalışma, vücut tipinin “mezomorf + endomorf” özellikler taşımasının belirli hastalıklara bir tür yatkınlık oluşturabileceğini ve bu bireylerin kilo kontrolüne özellikle dikkat etmesi gerektiğini vurgulamıştır . Benzer şekilde, endomorfik yapıda olup obezite sorunu yaşayan kişilerde metabolik sendrom, insülin direnci, yağlı karaciğer gibi durumlar daha sık ortaya çıkabilir.

    Diğer yandan, ektomorf vücut tipine sahip kişiler genellikle fazla kilo problemi yaşamazlar; hatta bazen “aşırı zayıf” kategorisinde olabilirler. Bu durum, metabolik hastalık riskini azaltıyor gibi görünse de, çok düşük yağ ve kas kütlesine sahip olmanın da kendine özgü riskleri olabilir. Örneğin ileri derecede zayıf bireylerde beslenme yetersizlikleri, kemik mineral yoğunluğunun düşük olması (osteoporoz riski) veya bağışıklık zayıflığı görülebilir. Dolayısıyla ektomorf bireylerin de sağlıklı beslenmeye ve yeterli kas-kemik kütlesi edinmeye özen göstermesi önemlidir.

Metabolizma ve Enerji Dengesi: Farklı vücut tiplerine sahip bireylerin metabolizmaları ve enerji dengeleri de farklılık gösterebilir. Ektomorf bireyler genellikle hızlı bir metabolizmaya sahiptir; vücutları dinlenme halinde bile daha çok kalori yakar. Bu yüzden günlük enerji ihtiyaçları yüksek olabilir ve kilo almakta zorlanırlar. Tam aksine, endomorf bireylerin metabolik hızı daha yavaş olabilir; vücutları kalori fazlasını kolaylıkla yağa çevirip depolar. Bu da endomorfların kilo almaya daha meyilli olması ve verilen kiloyu hızla geri alma riskinin bulunması demektir. Hatta literatürde endomorf beden tipinin karbonhidratlara karşı daha düşük tolerans gösterdiği, yani yüksek karbonhidratlı diyetlerde kan şekerinin daha kolay yükselebildiği belirtilmiştir. İnsülin direnci gelişimine yatkınlık, bu tip bireylerin fazla karbonhidrat tüketimini kısıtlamasını özellikle önemli hale getirir.

Mezomorf bireyler ise metabolizma konusunda ortalama veya üstün bir dengeye sahiptir. Vücutları kas geliştirmeye elverişli olduğu için, düzenli egzersizle metabolizma hızlarını yüksek tutabilirler. Kas dokusu metabolik olarak aktif olduğu için mezomorfların dinlenme halindeki enerji harcaması da fena değildir. Bu, onların hem kilo alıp vermede hem de vücut kompozisyonlarını değiştirmede diğer tiplerden daha avantajlı olabileceği anlamına gelir.

Özetle, elma-armut gibi yağ dağılımı farklılıkları kalp-damar sağlığı ve diyabet riski üzerinde etkiliyken, ektomorf-endomorf gibi somatotip farkları metabolizma hızı ve kilo yönetimi üzerinde etkilidir. Kendi vücut tipimizi tanıyarak, hangi konularda daha dikkatli olmamız gerektiğini saptayabiliriz.

3. Antropometrik Ölçümler ve Vücut Tipleri

Vücut kompozisyonu ölçümleri: Vücut tipini ve yağ dağılımını objektif olarak değerlendirebilmek için çeşitli antropometrik ölçümler kullanılır. Bunların en yaygın olanlarından biri Beden Kitle İndeksi (BKİ)’dir. BKİ, kilonun boyun karesine bölünmesiyle elde edilir ve genel olarak bir kişinin zayıf, normal kilolu, fazla kilolu veya obez sınıfta olup olmadığını gösterir. Ancak BKİ, vücut kompozisyonu hakkında sınırlı bilgi verir; örneğin kaslı bir sporcunun BKİ’si yüksek çıkabilir ama bu onun sağlıksız olduğu anlamına gelmez. Bu noktada bel çevresi ölçümü ve bel-kalça oranı gibi ölçütler devreye girer. Bel-Kalça Oranı (BKO), bel çevresinin kalça çevresine oranlanmasıyla bulunur ve kişinin yağının karın bölgesinde mi yoksa kalçada mı daha fazla biriktiğinin bir göstergesidir . Bu oran, elma mı armut mu olduğumuzu nicel olarak tanımlamaya yarar. Bu ölçümlerin güvenilir yöntemlerle yapılması ortaya çıkan sonucun daha doğru olmasını sağlayacaktır. Bu sebeple tüm dünyada ve ülkemizde bazı analiz cihazları iskelet noktalarını yapay zeka teknolojisi ile yüksek güvenilirlik ile belirleyip çevre ölçümlerini hızlı ve doğru bir şekilde yapabilmektedir.  

Sağlık otoriteleri, bel-kalça oranının belirli eşikleri aşmasının, kalp hastalığı ve diyabet riski açısından önemli olduğunu vurgular. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), erkekler için BKO’nun 0,90’ı, kadınlar için 0,85’i aşmasının abdominal obeziteyi gösterdiğini belirtmiştir . Bir başka deyişle, bel çevresi erkeklerde kalça çevresinin %90’ından, kadınlarda %85’inden daha genişse, o kişi yağlanma açısından elma şekline dönmeye başlamıştır diyebiliriz. Çalışmalar, bel-kalça oranının 1.0’i geçmesinin (yani belin kalçadan daha geniş olmasının) her iki cinsiyette de kalp hastalığı riskini belirgin şekilde artırdığını göstermektedir . Hatta bazı araştırmalar, bel-kalça oranının, vücut kitle indeksine kıyasla kalp damar hastalıkları ve erken ölüm riskini öngörmede daha güçlü bir gösterge olabileceğini ortaya koymuştur. Bunun nedeni, BKİ sadece toplam kütleyi dikkate alırken bel-kalça oranının yağın nerede toplandığını göstermesidir ki karın bölgesi yağlanması doğrudan organ fonksiyonlarını ve metabolik süreçleri etkiler.

Vücut yağ yüzdesi ölçümü (biyoelektrik impedans cihazları, deri kıvrımı kaliperleri veya DEXA gibi yöntemlerle) ise vücuttaki yağ oranını göstererek somatotip hakkında ipucu verebilir. Örneğin yüksek yağ yüzdesi endomorfik eğilimi düşündürürken, düşük yağ yüzdesi ve yüksek kas kütlesi mezomorfik bir yapıya işaret edebilir.

Antropometri biliminin rolü: Somatotip kavramının kendisi de antropometrik ölçümlere dayanır. Sheldon’ın dönemindeki orijinal yaklaşım, fotoğraf ve görsel değerlendirme olsa da modern somatotip belirleme, Heath-Carter Antropometrik Somatotip yöntemini kullanır. Bu yöntemde bireyin çeşitli vücut ölçüleri (boy, kilo, deri kıvrım kalınlıkları, çevre ve çap ölçüleri) alınarak ektomorfi, mezomorfi, endomorfi değerleri hesaplanır . Örneğin ektomorfi indeksi için boy ve kilo oranı kullanılırken, mezomorfi kemik ve kas ölçümlerinden, endomorfi ise deri kıvrım kalınlıklarından hesaplanır. Bu tür bilimsel ölçümler, kişinin vücut tipini nicel olarak sınıflandırmaya yardımcı olur ve spor bilimlerinde atletlerin uygun branşlara yönlendirilmesinde dahi kullanılmaktadır.

Antropometrik veriler ayrıca vücut şeklinin sağlıkla ilişkisini araştıran çalışmalarda da kritiktir. Örneğin, büyük ölçekli epidemiyolojik çalışmalarda hem BKİ hem bel-kalça oranı ölçülerek, hangisinin kalp-damar hastalıklarıyla daha güçlü ilişkili olduğu değerlendirilmektedir. Bu sayede, toplum sağlığı rehberleri bel çevresini azaltmaya yönelik özel öneriler geliştirebilmektedir.

Vücut yağ yüzdesi ölçümü (biyoelektrik impedans cihazları, deri kıvrımı kaliperleri veya DEXA gibi yöntemlerle) ise vücuttaki yağ oranını göstererek somatotip hakkında ipucu verebilir. Örneğin yüksek yağ yüzdesi endomorfik eğilimi düşündürürken, düşük yağ yüzdesi ve yüksek kas kütlesi mezomorfik bir yapıya işaret edebilir.

Sonuç

Sonuç olarak, vücut tipimizi ve şeklini belirleyen unsurlar genetik olsa da, yaşam tarzımızla bu tiplerin özelliklerini büyük ölçüde yönetebiliriz. Ektomorf, mezomorf veya endomorf olun; elma ya da armut şekline sahip olun – her durumda sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite ve doğru & güvenişir ölçümlerle takibin yerini hiçbir şey tutmaz. Vücudunuzu tanıyın, ona göre besleyin ve hareket ettirin.

  1. Carter, J. E. L., & Heath, B. H. (1990). Somatotyping: Development and applications. Cambridge University Press. 
  2. Chen, G.-C., Arthur, R., Iyengar, N. M., Kamensky, V., Xue, X., Wassertheil-Smoller, S., Allison, M. A., Shadyab, A. H., Wild, R. A., Sun, Y., Banack, H. R., Chai, J. C., Wactawski-Wende, J., Manson, J. E., Stefanick, M. L., Dannenberg, A. J., Rohan, T. E., & Qi, Q. (2019). Association between regional body fat and cardiovascular disease risk among postmenopausal women with normal body mass index. European Heart Journal, 40(34), 2849–2855. https://doi.org/10.1093/eurheartj/ehz391 
  3. Koleva, M., Nacheva, A., & Boev, M. (2000). Somatotype, nutrition, and obesity. Reviews on Environmental Health, 15(4), 389–398. https://doi.org/10.1515/REVEH.2000.15.4.389
  4. Koleva, M., Nacheva, A., & Boev, M. (2002). Somatotype and disease prevalence in adults. Reviews on Environmental Health, 17(1), 65–84. https://doi.org/10.1515/reveh.2002.17.1.65
  5. Manolopoulos, K. N., Karpe, F., & Frayn, K. N. (2010). Gluteofemoral body fat as a determinant of metabolic health. International Journal of Obesity, 34(6), 949–959. https://doi.org/10.1038/ijo.2009.286 
  6. Srdić Galić, B., Pavlica, T., Udicki, M., Stokić, E., Mikalački, M., Korovljev, D., Čokorilo, N., Drvendžija, Z., & Adamović, D. (2016). Somatotype characteristics of normal-weight and obese women among different metabolic subtypes. Archives of Endocrinology and Metabolism, 60(1), 60–65. https://doi.org/10.1590/2359-3997000000159
tr_TRTR